Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» "hizmet" ALLAH Için Olmalı
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyPtsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan

» HATME DUASI
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyPtsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-

» ...AŞK...
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-

» Kaside-i Nakşi
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-

» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-

» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-

» Tasavvuf "Samimiyet" tir
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-

» O, Benim de Evlâdımdır
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-

» TÖVBE etmek ne demektir???
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-

» bizim SEVGİMİZ
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-

» Yazık sana!..
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-

» bu gün O'nun için bir şey yap!
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-

» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-

» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-

» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-

» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-

» Kermese Davet!!!Essen´de
20. Muhammed Zahid (k.s.) EmptyPaz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf

Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi

Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

:
AKTIVE-X-YÜKLE                               DJ-GIRISI                             NIK-AL

20. Muhammed Zahid (k.s.)

Aşağa gitmek

20. Muhammed Zahid (k.s.) Empty 20. Muhammed Zahid (k.s.)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 6:02 pm

Altın Silsilenin 20. halkası Mevlana Muhammed Zahid (k.s.)

Kısa Çizgilerle Hayatı:

Nakşbendiyye'nin Ubeydullah Ahrar'dan İmam-ı Rabbani'ye kadar olan dönemdeki adı"Ahrariyye." Ubeydullah Ahrar'dan emaneti alan ise Muhammed Zahid. O da silsiledeki Yakub Çerhî'nin kızının oğlu. Reşehât'ta kendisinden "Kadı Muhammed" diye bahsedildiğine bakılırsa dinî ilimlerde "Kadılık" payesine ulaşacak bir derinliğe sahip olduğu, belki kadılık da yaptığı anlaşılmaktadır. Dini ilimlerde belli bir derinlik kazandıktan sonra tasavvufa meyletti. 855/1451 yılında Ubeydullah Ahrar'a intisab etti. On iki yıl süreyle şeyhinin yanında ve hizmetinde bulundu. Silsiletü'l-arifîn ve tezkiretü's-Siddikıyn adlı Farsça eserinde özellikle şeyhi ile olan münasebetlerini Nakşî tarikatı adabını, tasavvufun belli esaslarını anlatmaktadır. Şeyhinin vefatından sonra yerine irşad makamına oturdu. 936/1529 yılında vefat edinceye kadar bu görevi sürdürdü. Kabri Hisar'da Vahş denilen yerdedir.

Kadı Muhammed Efendi, gençlik yıllarından itibaren riyazat ve mücâhedeye meraklı, ibadete düşkün bir kimseydi. Belki de bu yüzden "Zahid" lakabıyla anılır olmuştu. Ubeydullah Ahrar'a İntisabı:

Kadı Muhammed Efendi, şeyhi Ubeydullah Ahrar'a intisabını şöyle anlatıyor:

- Şeyh Nimetullah adında biriyle Herat'a gitmek üzere Semerkant'tan yola çıktık. Mevsim yaz, havalar çok sıcaktı. Şaduman köyüne gelince orada birkaç gün konakladık. Biz orada iken Ubeydullah Ahrar hazretleri de o köye geldi. Ziyaretine gittik. Tanıştıktan sonra aramızda güzel konuşmalar oldu. Sohbet sırasında Ubeydullah Ahrar, içimdeki bazı sorulara cevap verdiği gibi Herat'a gidiş sebeplerimizi de tek tek saydı. İnsan ruhunu okuyan kamil bir zat karşısında olduğumu anladım. Ancak içimdeki Herat'a gitme arzusu kaybolmadı. O bana Herat'a değil, Buhara tarafına gitmemi tavsiye etti.

Ertesi sabah yolculuk için izin almaya gittim. Beni kapıda karşılayan bir müridi, "Efendi hazretlerinin yazı yazmakla meşgul olduğunu" söyledi. Bir süre sonra geldi ve elindeki kağıdı bana uzatarak:

"Bu. benim sana nasihat ve vasiyetimdir" dedi. Kağıtta şunlar yazılıydı: "İbadetin hakikati benlikten geçmek, Allah'ın azameti karşısında titremek, tazarru ve inkisar halinde bulunmaktır. Bu manalar gönülde, ilahî azameti taraf taraf görmekle doğar. Bu saadete aşk ve muhabbetle eritir.

Aşk ve muhabbetin zuhuru Kainatın efendisine uymakla kabildir. İttiba; yani O'na uymak, uymanın yolunu bilmeye bağlıdır. Bunun için peygamber varisi, maneviyat alimi mürşitlere uymak gerekir. Alimliğini dünya kazancına vesile sayan, makam ve itibar sahibi olmaktan başka hırsı olmayan ilim ehlinden uzak durmak lazımdır. Kendilerim büsbütün musiki ve sema ve raksa veren ve halkın eline bakan dervişlerden uzak durmak icap eder. Ehl-i sünnet ve'l-cemaat itikadına zıt fikirler dinlemekten sakınmak şarttır. İlim tahsilim Allah Rasulü'ne ittibaın zaruri bir sonucu olarak görmek ve ilme bu gözle bakmak tek çıkar yoldur."

Kadı Muhammed, bu vasiyeti alıp okuduktan ve Ubeydullah Ahrar'a veda ettikten sonra Buhara yolunu tuttu. Veda sırasında Ubeydullah Ahrar, kendisine Sa'deddin Kaşgarî'nin oğlu Şeyh Gilan'a verilmek üzere bir mektup daha verdi. Mektupta şunlar yazılıydı: "Bu mektubu getiren zata dikkat edin, alaka gösterin. Onun uygunsuz yabancılarla dolaşmasına mani olun, onu aranıza alın." Kadı Muhammed, elinde bu mektupla yola koyuldu. Buhara'ya varıncaya kadar, başına gelmedik kalmadı. Hummadan göz ağrısına kadar türlü dertlere müptela oldu. Altı tane at değiştirdi. Nihayet Buhara'ya vardı. Fakat karşı konulması imkansız bir cazibe onu Semarkand'a Ubeydullah Ahrar cihetine doğru çekiyordu. Biraz dinlenip kendisini toparladıktan sonra uçarcasına tekrar Semerkand yolunu tuttu. Yolda Taşkent'e uğradı. Orda Şeyh İlyas Aşkî'yi ziyaret etmek istediyse de kitaplarını ve eşyalarını kaybetti. Bunun üzerine bu ziyaretten de vazgeçti ve kendisinin cazibe merkezi olan Semerkant'a, mürşidinin yanına koştu. Şeyhi onu kapıda karşıladı ve "Hoşgeldin, safalar getirdin, merhaba" diye hüsn-i kabul gösterdi.

Ubeydullah Ahrar onda üstün bir istidad sezmişti. Çünkü o, tasavvufun inceliklerim ve ariflerin zarif nükte ve mefhumlarını kavramakta tam bir maharet sahibiydi. Ubeydullah Ahrar hazretleri ince sırları, mürid ve halifeleri içinde en çok onunla konuşurdu. Hatta bazan onun bu konudaki tepkisini ölçmek için şöyle sorardı: "Bizim söylediklerimiz, çocukluğunda anne-babandan, gençliğinde hocalarından öğrendiğin inanç ve bilgilere ters düşmüyor mu? Bu anlattığımız incelikleri kavramada sıkıntı çekmiyor musun?" "Hayır" cevabım alınca da: "Öyleyse seninle bu konuları konuşabilirim." derdi. Aslında büyük mürşitlerin ilmi hakikate dair konuları ancak istidadlı müritlerine anlatmaları adabdandı. Çünkü herkese anlayabileceği dilden konuşmak, anlayabileceği ölçüde anlatmak gerekliydi.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

20. Muhammed Zahid (k.s.) Empty Geri: 20. Muhammed Zahid (k.s.)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 6:02 pm

Diri Kedi, Ölü Aslan:

Kadı Muhammed Zahid, şeyhinin hizmetinde bulunduğu yıllarda Semerkant'ta Hoca Zekeriya adlı bir şeyhin kabrini ziyarete gider. Fakat kendisinde bir fevkaladelik hisseder, dayanılmaz bir karın ağrısıyla ayağım türbe kapışma koymuşken, kendini dışarı atar. Şeyhinden izinsiz geldiği için bunların basma geldiğine hükmeder. Adeta irade ve ihtiyarı elinden alınmış bir halde şeyhinin yanına döner. Muhammed Zahid, daha. bir şey söylemeden Ubeydullah Ahrar ona: "Bilmez misin ki, diri kedi, ölü aslandan üstündür" diyerek irşadda, ölmüş şeyhlere değil, hayatta olan mürşitlere bağlanıp rabıta yapılması gerektiğine işaret eder.

Fakirlikle Sınanması:


Ubeydullah Ahrar hazretleri son demlerini yaşamaktadır. Bütün evlatları ve halifeleri etrafını çevrelemişlerdir. ? Kendisinden emaneti teslim alacak Muhammed Zahid de ordadır. Ubeydullah Ahrar der ki:

- "Bizim ihvanımızdan her birinin fakirlik ve zenginlikten birini seçmesi gerekmektedir. Kadı Muhammed, sen bunlardan hangisini seçersin?" O da şu cevabı verir:

- "Ben, sizin bize münasip göreceğinizi seçerim"

Bunun üzerine Ubeydullah Ahrar, muhasiblerinden birine dönerek şöyle buyurur:

- "Mevlana Kadı Muhammed'e dört bin altın verin. O fakirliği seçti. Bu meblağı yanındaki ihvanın geçimi için sermaye yapsın, ihvanın geçim işi zihnini meşgul etmesin."

Kadı Muhammed belki de fakrı ve bilinmezliği ihtiyar ettiği için, hakkında yazılanlar ve bilinenler pek sınırlıdır.

- rahmetullahi aleyh-

-alıntı-
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz