Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» "hizmet" ALLAH Için Olmalı
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyPtsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan

» HATME DUASI
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyPtsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-

» ...AŞK...
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-

» Kaside-i Nakşi
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-

» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-

» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-

» Tasavvuf "Samimiyet" tir
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-

» O, Benim de Evlâdımdır
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-

» TÖVBE etmek ne demektir???
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-

» bizim SEVGİMİZ
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-

» Yazık sana!..
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-

» bu gün O'nun için bir şey yap!
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-

» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-

» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-

» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-

» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-

» Kermese Davet!!!Essen´de
2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) EmptyPaz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf

Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi

Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

:
AKTIVE-X-YÜKLE                               DJ-GIRISI                             NIK-AL

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:37 pm

Altın Silsilenin 2. halkası Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)
(571-634)

Asıl adı Abdülkâbe olup, İslâm’dan sonra Hz. Muhammed (s.a.v)'in ona Abdullah adını verdiği kaydedilir. Azaptan azad edilmiş mânâsına "atik"; dürüst, sadık, emin ve iffetli olduğundan dolayı da "sıddık" lâkabıyla anılmıştır. Teymoğulları kabilesinden olan Ebû Bekir'in annesinin adı Ümmü'l-Hayr Selma, babasının ki Ebû Kuhafe Osman’dır. Künyesi Abdullah ibn-i Osman ibn-i Amir ibn-i Amir... ibn-i Murca ...et-Temî’dir.

Hz Ebû Bekir, 571'de Mekke'de dünyaya gelmiş, güzel hasletlerle tanınmış ve iffetiyle şöhret bulmuştur. İçki içmek câhiliye döneminde çok yaygın bir âdet olduğu halde o hiç içmemiştir. O dönemde Mekke'nin ileri gelenlerinden olup, Arapların nesep ve ahbâr ilimlerinde meşhur olmuştur. Kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olan Hz. Ebû Bekir, hayatı boyunca Hz. Muhammed'in yanından ayrılmamış, çocuklugundan itibaren aralarında büyük bir dostluk kurulmuştur. Hz. Peygamber birçok hususlarda onun görüşünü tercih ederdi. Umûmî ve husûsî olan önemli işlerde ashâbıyla müşavere eden Hz. Muhammed (S.A.V.) bazı hususlarda özellikle Ebû Bekir'e danışırdı. (İbn Haldun, Mukaddime, 206).

Teymoğulları kabilesi Mekke'de önemli bir yere sahipti. Ticaretle uğraşiyorlar, toplumsal temasları ve geniş kültürlülükleri ile tanınıyorlardı. Babası Mekke eşrafından olan Hz. Ebû Bekir, Mekke'de "eşnak" diye bilinen kan diyeti ve kefalet ödenmesi işlerinin yürütülmesiyle görevliydi.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:37 pm

HZ. EBÛ BEKR'İN HİLYESİ

Hz. Ebû Bekir, orta boylu, hafif sarıya meyyal beyaz tenli, gür saçlı, seyrek sakallıydı. Sakalına kına yakardı. Açık alınlı çukurca gözlü, keskin bakışlı idi. Yüzü ve bedeni zayıf olmakla birlikte omuzları genişçeydi. Bacakları ince kemikli, çekik uyluklu, ince ve narîn vücutlu idi. Buna rağmen kuvvetli ve şecaatliydi. Gençliğinde vücûdu dümdüzdü. Yaşlandığında hafifçe öne doğru eğilmişti. İlahî aşk ve haşyetle dopdolu olduğundan duruşu hüzünlüydü. Peygamber sevgisiyle dolu gönlü sebebiyle yüzü güleç ve sevimliydi.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:37 pm

MÜSLÜMAN OLUŞU-1

Hz. Ebû Bekir, Hira dağından dönen Hz. Muhammed ile karsılaştığında, Hz. Muhammed O'na, "Allah’ın elçisi" olduğunu söyleyip "Yaratan Rabbi'nin adıyla oku" (el-Alâk, 96/1) diye başlayan âyetleri bildirdiği zaman hemen ona: "Allah’ın birliğine ve senin O'nun rasûlü olduğuna iman ettim" demiştir. Hz. Hatice'den sonra Hz. Muhammed'e ilk iman eden O’dur. Hazreti Muhammed (S.A.V.) İslâm’ı tebliğinin ilk zamanlarında kiminle konuştuysa en azından bir tereddüt görmüş, ancak Ebû Bekir tereddütsüz bir şekilde kabul etmiştir. Hatta Hz. Muhammed, "Bütün insanların imanı bir kefeye, Ebû Bekir'in ki bir kefeye konsa, onun imanı ağır basardı " diye lâtif bir benzetme de yapmıştır. Mü'min Ebû Bekir, hayatının sonuna kadar tüm varlığını İslâm’a adamış, bütün hayırlı işlerde en başta gelmiştir.

Ebû Bekir, Mekke döneminde güçlü kabilelere mensup kişileri İslâm’a kazandırmaya çalıştı, öte yandan müşriklerin işkencelerine maruz kalan güçsüzleri, köleleri korudu; servetini eziyet edilen köleleri satın alıp azad etmekte kullandı. Bilâl, Habbab, Lübeyne, Ebû Fukayhe, Amir, Zinnire, Nahdiye, Ümmü Ubeys bunlardandır. Kendisi de Mescid-i Haram'da müşriklerin saldırısına uğramış olan Ebû Bekir, iman ettikten sonra İslâm’ı tebliğe gizli gizli devam ediyordu. Annesi, hanımı Ümmü Ruman ve kızı Esma da iman etmiş, fakat oğulları Abdullah, Abdurrahman ve babası Ebû Kuhafe henüz iman etmemişlerdi.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:38 pm

MÜSLÜMAN OLUŞU-2

Müşriklerin eziyetleri çogalip müslümanlara yapılan baskılar arttıktan sonra Hz. Muhammed (S.A.V.), Hz. Ebû Bekir'e de Habeşistan’a göç etmesini söylemiş ve Ebû Bekir yola çikmis; ancak Berkü'l-Gimâd'da Mekke'nin ileri gelen kabilelerinden İbn-i Dugunne ile karsılaştığında İbn Dugunne onu himayesine aldığını ve Mekke'ye dönmesi gerektiğini belirterek, ikisi birlikte Mekke'ye dönmüşlerdir. Böylece on üç yıl Mekke'de Hz. Muhammed'in yanında kalan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ayşe'nin rivâyetine göre, Hz. Muhammed hicret emrini alıp Ebû Bekir'e gelerek ona beraberce hicret edeceklerini söyleyince Ebû Bekir sevinçten ağlamaya başlamıştı. (İbn Hisâm, es-Sire, II, 485).

Hz. Muhammed'in bir gecede Mekke'den Kudüs'e oradan Sidretü'l Münteha'ya gittiği isrâ ve Mirâc hâdisesini duyan müşrikler bunu Hz. Ebû Bekir'e yetiştirdikleri zaman; "O dediyse doğrudur." demiştir. Bu sözünden sonra Ebu Bekir'e; ihlâslı, asla yalan söylemeyen, özü doğru, itikadında şüphe olmayan anlamında, "Sıddîk" lâkabı verildi. Kur'an tâbiriyle, "O, ne iyi arkadaştı " (en-Nisâ, 4/69) denilebilir.

İşte Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile Hz. Muhammed (S.A.V.), o iki arkadaş beraberce Sevr dağındaki mağaraya hareket ederek hicret etmişlerdir.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:38 pm

HİCRETİ

Sevr mağarasına ilk giren Hz. Ebû Bekir, (r.a.) mağarada keşif yaptıktan sonra Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) içeri girmiştir. Ebû Bekir'in kızı Esma yolda yemeleri için azıklarını hazırlamıştı. Onlar Mekke'den ayrılınca müşrikler her tarafa adamlarını yollayarak aramaya başladılar. Kureyş kabilesinin müşrikleri Ebû Cehil başkanlığında Esma'nın evini aradılar, hakaret edip dayak attılar. Hz. Ebû Bekir (r.a.) hicret yolculuğuna çikarken yanına bütün parasını almıştı. Buna rağmen kızı Esma onun nerede olduğunu, nereye gittiğini müşriklere söylememiştir. İz süren Mekkeli müşrikler Sevr mağarasına kadar geldiler. Hz. Muhammed bu sırada Kur'ân'da anlatıldığı biçimde şöyle diyordu: "Üzülme, Allah bizimledir" (et-Tevbe, 104/40). Nitekim Allah ona güven vermiş, göremedikleri askerleriyle onu desteklemiştir. Müşrikler tüm aramalara rağmen onları bulamadılar. Mağarada üç gün kaldıktan sonra Medine'ye yönelen Hz. Muhammed ile Ebû Bekir Küba’ya vardılar.

Hz. Ebû Bekir Medine'de Mescidi Nebî'nin inşasına katıldı. Hz. Muhammed (S.A.V.) İslâm’ı yaymak ve düşmanlar hakkında bilgi toplamak için seriyye denilen keşif kollarını Medine dışına gönderiyor, bunlara bazen Hz. Ebû Bekir de katılıyordu. Hz. Muhammed’in çarpistigi savaşlarda (Bedir’de, Uhud'da, Hendek'te) Ebû Bekir de yer aldı. O, Müreysi, Kurayza, Hayber, Mekke, Huneyn, Taif gazvelerinde de bulundu. Hz. Muhammed’in bizzat idare ettiği harplere gazve denir. Ebû Bekir (r.a.), bu sözü geçen büyük savaşlardan başka, otuzdan fazla gazveye katılmıştır. Hicretin 9. yılında Medine'de büyük bir kıtlık oldu ve bu arada Bizans imparatoru, Şam’da Hicaz bölgesini istilâ etmek üzere büyük bir ordu hazırladı. Hz. Muhammed (S.A.V.), bu orduya karşi İslâm ordusunu hazırlarken, kıtlık sebebiyle zorluklarla karşilaştı. Ebû Bekir malının hepsini bu ordunun hazırlanmasında kullandı. Onuncu yılda Vedâ Haccında bulunan Hz. Muhammed (S.A.V.), on birinci yılda hastalandı.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:38 pm

HİLAFETİ-1

Hicrî on birinci yılda hastalanan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.), 8 Haziran 632 yılında vefât etti. Onun vefâtını duyan müslümanlar büyük bir üzüntüye kapıldılar ve ilk anda ne yapmaları gerektiğine karar veremediler. Hz. Ömer, O’nun Hz. Musa gibi Rabbi ile buluşmaya gittiğini, O'nun için "öldü" diyen olursa ellerini keseceğini söylüyordu. Ebû Bekir, Hz. Muhammed’in iyi olduğu bir sırada ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefât haberini duyar duymaz hemen geldi, Hz. Muhammed’i alnından öptü ve "Babam ve anam sana fedâ olsun ya Rasûlullah. Ölümünde de yaşamındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şânın ve şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Yâ Muhammed, Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım ..." dedi. Sonra dışarı çikip Hz. Ömer'i susturdu ve; "Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüstür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, bâkî ve ebedîdir. Size Allah’ın şu buyruğunu hatırlatırım: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır" (Âl-u imrân, 3/144). Allah’ın kitabı ve Rasûlullah'ın sünnetine sarılan doğruyu bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, peygamberimizin ölümü ile sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytanın size ulaşmasına fırsat vermeyiniz" (İbn Hisâm, es-Sire, IV, 335; Taberî, Târih, III, 197,198).
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:39 pm

HİLAFETİ-2


Hz. Ebû Bekir bu konuşmasıyla orada bulunanları teskin ettikten sonra Hz. Muhammed (S.A.V.)’in teçhiziyle uğraşirken, Ensâr, Benû Sâide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd b Uhâde'yi Hz. Muhammed’den sonra halife tayini için bir araya gelmişlerdir. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen Benû Saîde'ye gittiler. Orada Ensâr ile konuşulduktan ve hilâfet hakkında çesitli müzakereler yapıldıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ile Ebû Ubeyde'nin ortasında durdu ve her ikisinin ellerinden tutarak ikisinden birine bey'at edilmesini istedi. O, kendisini halife olarak öne sürmedi. Hz. Ebû Bekir'in konuşmasından sonra Hz. Ömer atılarak hemen Ebû Bekir'e bey'at etti ve, "Ey Ebû Bekir, müslümanlara sen Rasûlullah'ın emriyle namaz kıldırdın. Sen onun halifesisin ve biz sana bey'at ediyoruz. Rasûlullah'a hepimizden daha sevgili olan sana bey'at ediyoruz" dedi. Hz. Ömer'in bu âni davranışı ile orada bulunanların hepsi Ebû Bekir'e bey'at ettiler. Bu özel bey'attan sonra ertesi gün Mescid-i Nebî'de Hz. Ebû Bekir bütün halka hutbe okudu ve resmen ona bey'at edildi.


Hz. Muhammed (S.A.V.)’in en yakın ashâbı arasında -hattâ Ebû Bekir ile Ömer arasında- zaman zaman ihtilâflar, görüş ayrılıkları meydana gelmişse de ilk iki halife zamanında da görüldüğü gibi daima birliktelik devam ettirilmiştir. Anlaşmazlık gibi görünen hâdiselerin birçoğunda huy ve karakter farklılığı rol oynuyordu. Meselâ Ebû Bekir yumuşak ve sâkin davranırken, Hz. Ömer sertlik yanlısıydı. Ama her zaman birlikte hareket ettiler. Hz. Muhammed ölmeden önce yazılı bir ahitname bırakmamış, ancak Hz. Ebû Bekir'in faziletine dair Mescid'de konuşmuş, hasta yatağındayken onu ısrarla çagirtmis ve yerine imam tâyin etmiştir.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:39 pm

MÜRTEDLERLE MÜCADELE, IRAK ve SURİYE FÜTUHATI

Hz. Ebû Bekir Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)’nın halifesi olduktan sonra, O’nun vefâtıyla Arabistan'da Mekke ve Medine dışındaki bölgelerde görülen dinden dönme hareketlerine, yalancı peygamberlere karşi savaş açtı. Esvedu'l-Ansi, Müseylemetü'l-Kezzâb, Secah, Tuleyha gibi yalancı peygamberlerle yapılan savaşlarla bu zararlı unsurlar yok edilmiş, isyan bastırılmış, zekât yeniden toplanmaya ve Beytü'l-Mal'e konulup dağıtılmaya başlanmıştır. İçte isyancılarla mücâdele edilirken, dışta da iki büyük imparatorluğun, İran ve Bizans’ın ordularıyla karşilaşilmıştır. Gerçekten İslâm ordusu fethettiği yerlerde kimseye zulmetmemiş, adaletiyle düşmanların takdirini kazanmış, müslüman olmayıp da cizye vererek İslâm’ın himayesine giren milletler huzur ve emniyet içinde yaşamışlardır.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:39 pm

KUR’ÂN-I KERÎM’İN TOPLANMASI, MUSHAF’IN MEYDANA GELMESİ

Hz. Ebû Bekir, Ridde harplerinde, vahiy kâtiplerinin ve Kur’an hafızlarının birçoğunun şehit olması üzerine, Hz. Ömer'in Kur'ân'ın toplanması fikrine önce sıcak bakmamışsa da sonra ona hak vererek, Kur'ân âyetlerinin toplanmasını sağlamıştır. Hz. Muhammed (S.A.V.) zamanında peyderpey inen vahiy, kâtiplerce ceylan derilerine, beyaz taslara, enli hurma dallarına yazıldığı gibi, ashâbın çogu da Kur'ân hâfızı idi. Ebû Bekir, Zeyd ibn-i Sâbit'in başkanlığında bir heyet teşkil ederek, herkesin elindeki âyetleri getirmesini emretti. Böylece bütün âyetler toplandı ve "Mushaf" meydana getirildi. Bu Mushaf Ebû Bekir'den Ömer'e, ondan da kızı Hafsa'ya geçti ve Hz. Osman zamanında çogaltilarak Dârü'l-İslam’ın bütün vilâyetlerine dağıtıldı.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:40 pm

VEFATI

Hilâfeti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebû Bekir zamanında İslâm devleti büyük bir gelişme göstermiştir. Hz. Ebû Bekir Hicrî 13. yılda Cemâziyelâhir ayının başinda hicretten sonra Medine'de yakalandığı hastalığının ortaya çikmasi üzerine yatağa düşünce yerine Hz. Ömer'in namaz kıldırmasını istedi. Ashâbla istişâre ederek Hz. Ömer'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi. Hz. Ömer'in sert ve kaba oluşu gibi bazı itirazlara cevap verdi ve hilâfet ahitnamesini Hz. Osman'a yazdırdı. Ebû Bekir, 634 yılında, altmış üç yaşinda vefât etti. Vasiyeti gereği Hz. Muhammed’in yanına defnedildi. Böylece bu iki büyük insanın, iki büyük dostun, kabirlerinde de birliktelikleri devam etti.

-alıntı-
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:40 pm

"Güneş, peygamberler hariç, Ebû Bekir'den daha faziletli bir insan üzerine doğup batmamıştır."

Allah Rasülü (s.a.) buyurur:

"Allah'ın benimle gönderdiği ilim ve hidayet, yeryüzüne sağnak halinde yağan yağmura benzer. Kara parçasının bir kısmı bu rahmet yağmurunu emer ve üzerinde yemyeşil çayırlar ve mahsuller yetiştirir. Diğer bir kısmı da bu suyu tutarak insanların içmesini , hayvanların, bitkilerin ve diğer canlıların istifadesini sağlar. Toprağın geri kalan ölü kısmı ise bu yağmurun suyunu tutmadığ gibi, ekin ve yeşillik de bitirmez. "(bk. Buharî, ilim, 20) Bu hadis-i şeriften Allah Rasûlü'nün getirdiği hidayet ve rahmet yağmurlarından insanların kabiliyetleri nisbetinde istifade ettikleri anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.)'in Muhammedi mektebinden yetişen, O'nun hidayet ve ma'rifet yağmurundan kana kana içen ve "bu yağmuru tutarak başkalarına da içiren" yıldız şahsiyetlerden birisi ve birincisi Hz. Ebû Bekir (r.a.)'dir. O, Allah Rasulü'ne inanan ilk müslüman ve O'nun ilk halifesi. Malının tamamını Allah yolunda tasadduk eden ve Allah Rasülüne gelen zararı karşılayan ilk insan. Allah elçisinin: "Güneş, peygamberler hariç, Ebû Bekir'den daha faziletli bir insan üzerine doğup batmamıştır. "diye övdüğü ve en çok sevdiği...
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:40 pm

FAZiLETE ERMENİN BEŞ ESASI

Kendisine bu fazîlete nasıl erdiği sorulduğunda verdiği cevap, tasavvufî telakkîdeki ruhî yükseliş, ahlakî olgunluk ve manevî kemale erişin esaslarını oluşturmaktadır. Buyurur ki:

- Bu fazîlete beş şeyle erdim:

1. İnsanları iki grup olarak gördüm. Bunlardan bir grubu talib-i dünyadır; dünyanın peşinden koşmaktadır. Bir grubu da talib-i ukbadır; ahiret endişesi taşımaktadır. Ben ise ne talib-i dünya, ne de talib-i ukba oldum. Talib-i Mevla olmayı tercih ettim. Rabbımın rızasına ermeyi herşeyin üstünde tuttum.
2. Müslüman olduğum günden beri ma'rifet-i ilahiyye ile meşguliyetin ve onun bana verdiği hazz sebebiyle dünya nimetlerine meyletmedim ve doyasıya yemek yemedim.

3. Yüce yaratıcımın muhabbetinin bana verdiği manevî zevk sebebiyle, aşk hararetini söndürmemek için kanasıya su içmedim.

4. Dünya ameliyle ahiret ameli karşılaştığında daima ahiret amelini dünya ameline tercih ettim.

5. Rasülullah (s.a.)'in sohbetine çok sıkı bir şekilde devam ettim. Daima O' nunla birlikte bulunmaya gayret ettim. Hicrette arkadaşı, mağarada yoldaşı ve daima sırdaşı oldum.
Hz. Ebû Bekir'in bu cevabında adeta tasavvufi eğitimin gayesi ve temel esasları anlatılıyor. Ki onlar da rıza-i Barîye ermek; zühd yani dünyaya değer vermemek; yemeyi, içmeyi uykuyu azaltıp Cenab-ı Hakk'ı unutmamak ve Allah rasûlü ile sohbet.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:40 pm

RASÛLULLAH'TAN İN'İKAS-I HÂL

Allah Rasûlü'nün sohbetleri, ashab-ı kirama ruhanî bir hayat yaşatır, sahabileri dînî his ve heyecana, aşk, vecd ve muhabbete gark ederdi. Sahabîler, O'nun konuşmalarını, başlarındaki kuşu uçurmaktan korkan kimsenin titizliği ile huşu içinde dinlerlerdi. Hz. Ebû Bekir ve diğer sahabîler, bu sohbetlerde aldıkları ve öğrendikleri aşk, vecd ve heyecanı kendilerinden sonrakilere nesil be-nesil aktararak yaşattılar, bu suretle Allah Rasûlü'nün ruhanî hayatı kaybolmadan "altın silsile"'içinde günümüze ulaştı. Ancak bu ruhanî hayat yazılabilecek ve sözle anlatılabilecek bir husus olmadığı için sohbet ve beraberlik sayesinde gönülden gönüle aktarılarak "in'ikas-ı hâl"yoluyla intikal etmiştir. Allah Rasûlü'nün "Allah kalbime neyi ilka ettiyse ben de onu Ebû Bekir'in sadrına ilka ettim." buyurması bu hal yansımasının ifadesidir. Kur'an'da mutlak bir ifadeyle: 'Bilesiniz ki Allah'ın Rasülü aranızdadır.' (el-Hucürât, 49/7) buyrulması, bu yolla Muhammedî hasletlere sahip insanların aramızda daima bulunacağına işaret olmalıdır.

Peygamber, ya da peygamber varisi arif ve mürşidlerle sohbet; ya da beraber bulunma, insanı erdirici, Hakk'a vardırıcı en önemli vesilelerden biridir. Çünkü sohbet ve birliktelik sayesinde insan, sohbetine devam ettiği şahsın haline bürünür, kabiliyet ve istidadına göre onun boyasına boyanır. Şahsiyeti onun şahsiyetiyle bütünleşir ve aynîleşir. Psikoloji'deki "idendi-fication"; aynîleşme ve kişilik transferi dedikleri budur.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:41 pm

KEMAL VE CEMAL AYNASI

Allah Rasûlü'nün yanından hiç ayrılmayan, O'na gönülden bağlı ve canını her zaman O'na fedaya hazır olan Ebû Bekir (r.a.) O'nun kemalinin ve cemalinin aynası oldu. Bir bakıma önce Allah Rasulü'nde, sonra da Allah'da fenaya erdi, vuslatı buldu, marifet-i İlahiyye kaynağına ulaştı. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.)'in vefatı sırasında bütün herkes şaşırmış, Hz. Ömer bile kılıcını çekerek: "Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum." şeklinde bir tepki göstermişti. Ama Ebû Bekir (r.a.) fena fillah'a ermenin ve Allah île bakayı bulmanın şuur aydınlığı içinde önce Allah Rasûlü'nün yüzündeki örtüyü kaldırıp baktıktan sonra: "Ölümün de hayatın gibi güzel. Sen iki kere ölmeyeceksin, mukadder olan ölümü taddın." demiş ve dışarı çıkarak şu konuşmayı yapmıştı: "Ey insanlar! Muhammed'e tapanlar bilsin ki Muhammed ölmüştür. Allah'a tapanlar ise Allah'ın diri ve hiç ölmeyeceğini bilirler." Sonra şu ayeti okudu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. O'ndan önce nice peygamberler gelip geçti. O, ölür ve öldürülürse siz gerisin geri mi döneceksiniz?" (Âlü İmran, 3/144) Hz. Ebû Bekir, bu konuşmasıyla gönlü Hz. Peygamber sevgisiyle dopdolu olan Hz. Ömer gibi sahabîleri, uyardı.

Hakk'a vuslatın ve O'na ermenin adı olan "fena" kavramı, tasavvufi eğitimde fena fi'l-ihvan ile başlar, fenafi'ş-şeyh ve fena fi'r-Rasul ile devam eder, fena-fillah, ve baka billahta sona erer. İşin başında bulunan mübtedi bir salik, önce ihvana hizmette fani olur, sonra mürşidine muhabbet ve hizmetle fenaya erer. O'nun ardından Rasülullah'ın ahlakını ve hallerini benimseyerek o sıfatlarla muttasıl olmaya çalışır ve fenafi'r-Rasûlü bulur, bunu sağlayınca da ahlak-ı ilahiyyeye erer. Bu hâle eren kul, artık Allah ile görmeye, duymaya, düşünmeye, konuşmaya başlar ki, böylece bir kudsî hadiste anlatılan özellikler tahakkuk etmiş olur. (bk. Buharı, Rikak, 38)

Hz. Ebu Bekir'in "altın silsile"deki yeri sıddîklığı, hizmeti, ibadeti, vera ve takvası, ahlakî olgunluk ve mahfî-meşreb oluşuyla alakalıdır.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:41 pm

SIDDÎKIYET SIFATI

Allah Rasulü'nü başından sonuna kadar destekleyen, yerine göre koruyup himaye eden Ebû Bekir (r.a.)'in "Siddık lakabı hem ilahî, hem de nebevi kaynaklıdır. Nitekim müşriklerin Allah Rasûlünü ve müslümanları iyice bunalttıkları bir sıra da O'nu teselli etmek için bir ikram-ı ilahi olan Mi'raç olayı gerçekleşti. Her doğruya sırt çevirmekte mahir olan Kureyş keferesi, hemen buna da karşı çıkıp inanmadılar. Bununla da kalmayıp inanan insanları bi bahane ile yoldan çevirmeye kalkıştılar. Hz. Ebû Bekir (r.a.)'e de gelerek: "Arkadaşın neler söylüyor, duydun mu? Buna da inanacak mısın?" dediklerinde Ebû Bekir'den suratlarına şamar gibi patlayan şu cevabı aldılar: "Bunu o mu söylüyor, öyleyse doğrudur."

İşte Ebû Bekir'in bu kesin tasdiki üzerine: "Doğruyu getiren (Muhammed) ve O'nu tasdik eden (Sıddîk) muttakilerdir." (ez-Zümer, 3) ayeti nazil oldu. Siddîkiyet makamı peygamberlikler sonraki ilk manevi makam sayılmıştır.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:41 pm

Fedakarlık ve İsarı:

O'nun Allah yolunda ve Hz. Peygamber uğrundaki fedakarlığı ile boy ölçüşebilecek bir başkasını tarih kitapları kaydetmiyor. Sahip olduğu 40.000 dirhemlik servetini işkence altında inim inim inleyen köleleri satın alıp azad etmeye harcamaktan başlayan maddi fedakarlığı, canını ortaya koyarak devam etmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.)'e malıyla en çok destek olan sahabî o olduğu gibi, O'na işkence yapmaya kalkışanlara tek başına karşı koyar ve cesaretle O'nu koruyan da odur. Hicrette tek başına O'na yoldaş ve arkadaş olmuş, muhafızlık etmişti. Bedir, Uhud ve diğer gazalarda Allah Rasûlüne gelebilecek ilk saldıralara o karşılık vermişti. Allah Rasûlü, "orduya yardım ediniz" buyurduğu zaman malının tamamını getirmiş, "çoluk çocuğuna neyi bıraktın?" sorusuna "Allah'ı ve Rasûlünü" cevabım vermişti. Bu onun feragat ve fedakarlıkta abideleşen yönüdür. Yine bu anlayışın bir uzantısı olarak: "Allah'ım ahirette vücûdumu o kadar büyüt ki cehennemi ben doldurayım de başkasına yer kalmasın; bütün kulların hesabına ben yanayım" diye dua etmişti. O'nun bu düşüncesinin bazı tasavvuf büyüklerine intikal ettiği ve bu silsilenin bir halkasını oluşturan Bayezîd'in de benzer sözler sarfettiği bilinmektedir.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:42 pm

Hakk'a ve Halka Hizmeti:

Siyasi idarede iki yıl gibi kısa bir zamanda mühim işler başaran, mürtedleri tepeleyen, yalancı peygamber Müseylime'nin işini bitiren, Kur'an-ı cem'eden ve bir yıl süreyle hiç kimsenin haksızlık iddiasıyla başvurmaya gerek duymayacağı şekilde mahkemelerin ve hapishanelerin boş kalmasını sağlayan dünyada benzeri görülmemiş bir adelet dağıtıcısı olan Ebû Bekir (r.a.) Allah Rasûlü'nün sağlığında da halkın hizmetine koşan, genç-ihtiyar herkese yardım etmeye alışmış bir fazilet abidesiydi. Nitekim bir gün Peygamberimiz (s.a.) soruyor: "Bugün içinizde oruçlu olan var mı?" Bir tek Hz. Ebû Bekir'den "Evet" cevabı geliyor. Allah elçisinin peşpeşe sorduğu: "Bugün hiç cenaze teşyiine iştirak edeniniz oldu mu? Bugün bir yoksulu doyuranınız var mı? Bugün bir hasta ziyaretinde bulunanınız oldu mu?' şeklindeki sorularda da sadece O'ndan müsbet cevap gelince Efendimiz (s.a.) şöyle buyuruyor: "Bütün bu faziletleri kendisinde toplayan kimsenin gideceği yer cennettir"

Müslim'in rivayet ettiği bu hadisten Hz. Ebû Bekir'in hem şahsî, hem de topluma hizmet açısından en mühim faziletler şahsında topladığı görülmektedir. Bu fazîletler O'nun üsve-i hasenesi; yani en güzel örneği olan Allah Rasûlü'nden öğrendiği ve ümmete örnekler halinde sunduğu faziletlerdir.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:42 pm

İbadet ve Ruhî Hayatı

Hz. Ebû Bekir (r.a.) huşu ve takva üzere ibadet ederdi. Namaza kalktığında havf ve haşyetinden dolayı kesilmiş bir ağaç gibi titrer, fakat kalbindeki huzur hali sebebiyle huşûunu korurdu. Gözü yaşlıydı. Yanık sesiyle Kur'an okurken ağlar, dinleyenleri de ağlatırdı. Allah aşkı ile ciğeri püryan olduğundan yanında duranlar onun ağzından yanık ciğer kokusuna benzer bir koku duyduklarını anlatırlardı. "biz keremi takvada, zenginliği yakin elde etmede, şerefi engin gönüllülükte bulduk." derdi. Takvada, şefkatde çok ileri, yufka yüreklilikte ve yumuşak başlılıkta en öndeydi. Daima yüreği yanık bir şekilde ah vah ettiği için kendisine "Evvah"derlerdi. Nitekim Hz. İbrahim'e de "Evvah"denildiğini Kur'an'dan öğreniyoruz. (bk. et-Tevbe, 9/214; Hûd, 11/75) O'nun coşkulu ibadeti, yanık ve ağlamaklı bir sesle Kur'an okuyuşu pekçok Mekkeli'nin dikkatini çekerek müslüman olmasını sağladığı için müşrikler O'nu açıktan namaz kılmaktan ve Kur'an okumaktan menetmeye çalışmışlardı.

Zeka ve sezgi yönünden son derece güçlüydü. Bu yüzden rüya tabirinde de mahirdi. Hz. Peygamber (s.a.)'in en yakîni olmasına rağmen sözlü rivayet ve nakillerinin azlığı sebebiyle müşahede erbabının ve hal ehlinin öncüsü sayılırdı. Çünkü hal, kal ile anlatılamaz, ancak yaşanarak anlaşılırdı.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:42 pm

Zühd, Vera' ve Takvası:

Maldan ve dünyaya aid şeylerin sevgisinden geçmiş, tevhid gerçeğine ermek için mihnet, çile ve sıkıntı yolunu seçmiş, bu yüzden kendi iradesiyle fakrı ihtiyar etmişti. "ilahi, dünyayı bana genişlet ve beni ona karşı zahid yap" diye dua ederdi. Yani bana önce dünyamı ver, sonra onun afetlerinden korunmak için sevgisini gönlümden al ve ben ihtiyarî fakr içinde olayım, demek isterdi.

Varlığa sevinmez, yokluğa yerinmezdi. Zaman olurdu ki, altı gün üstüste hiç yatak açmadan sabahladığı olurdu, rahatını aramazdı.

Kızı Aişe validemizin, giydiği bir elbisesinden hoşlandığını hissedince onu:

"Bilmez misin ki, bir kimse dünya zineti sebebiyle kendini beğenirse onu çıkarıncaya kadar Rabbının gazabına uğrar" diye uyarmıştı. Çünkü o, katıksız marifet duygusundan bir tad almış, bu tadın onu tadanları Yüce Allah'ın zatından başka her şeyden alıkoyacağını anlamıştı.

Takva ve vera duygusunun bir gereği olarak zaman zaman parmağıyla dilini tutup: "Başıma ne geldiyse hep bunun yüzünden" derdi. Bazen da diline sahip olmak için ağzına çakıl taşları koyduğu rivayet edilirdi.

Ağza giren ve ondan çıkanın Allah ve Rasûlünün istediği istikamette olmasının vera olduğunu bildiği için haram ve şüphelilerden son derece sakınırdı. Nitekim bir kölesinin sihir karşılığı aldığı sütten bilmeden içmiş, durumu öğrenince parmağını boğazına sokarak bu sütü midesinden çıkarmıştı.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:43 pm

HAFÎ ZİKİR TELKİNİ:

Hz. Ebû Bekr'in tasavvuftaki ve altın silsile'deki en önemli yeri hafî zikrin onun vasıtasıyla öğrenilmiş ve yaşanmış olmasıdır. Tabakat kitapları ve hakkında yapılan araştırmalar, onun hafî meşrebliğinde birleşiyor. Hz. Ömer sadakasını açıkça halkın arasında getirip teslim ettiği halde Ebû Bekir (r.a.), gizlice veriyor. Hz. Ömer, gece kıldığı namazlarda Kur'an'ı yüksek sesle okuduğu halde o, alçak sesle okumayı tercih ediyor.

Niçin öyle yaptığı sorulduğunda da:

"Kendisine münâcâttâ bulunduğum zatı dinliyorum. O'ndan anlıyorum ki, O, bana uzak değildir, O'nun işitmesi açısından alçak sesle, yüksek ses, birdir." karşılığını verirdi.

"Ashabımın seçkinleri yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" buyuran Allah Rasülü insanların karakter yapılarının farklılığına ve farklı yapılardaki insanların kendilerine benzeyen bir sahabîye uymak suretiyle doğru yolu bulacağına işaret etmektedir. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve diğer büyük sahabîler tek tek ele alındığında hepsi büyük örnek şahsiyetler, ama karakterleri ayrı ayrı. Biri son derece dışa dönük, teklifsiz ve rahat yapıya sahip. Diğeri temkinli, teennili ve kısmen içe dönük bir kimlik taşıyor. Bu bakımdan hoşlandıkları şeyler ve ruhî hayatları da farklılıklar arz edebiliyor. Nitekim Hz. Ebû Bekir'de "hafî zikir" sırrı tecelli ederken, Hz. Ali ve Hz. Ömer'de "cehrî zikir" sırrı tecelli ediyor. Allah Teala Kur'an'da zikrin hafîsini de, cehrîsini de; yani gizlisini de açıktan olanını da emrediyor. (bk. el-A'raf, 7/205; el-Hacc, 22/36) Hz. Peygamber (s.a.), her iki zikrin de öğreticisi ve icracısıdır. Bu bakımdan tasavvufî telakkîye göre Hz. Peygamber (s.a.) Hz. Ebû Bekir'e Sevr mağarasında gizli zikri telkîn ve ta'lîm buyurmuştur. Hadis kaynaklarında geçmediği için, bazılarının karşı çıktığı bu rivayeti Kur'an doğrulamakta ve: "ikisi mağarada iken O, arkadaşına: "Üzülme Allah bizimle beraberdir." diyordu. (et-Tevbe, 9/40) buyurmaktadır. Maiyyeti; yani Allah ile olmak O'nu unutmamak ve hiçbir an hatırdan çıkarmamaktır. Hafi zikir de bu değil midir? Kalpdeki Allah bağını sürdürmek değil midir? Kur'an'daki zikirle ilgili emirle-re bakacak olursak onlar da iki türlüdür: Biri mutlak zikir, diğeri isim zikri. Doğrudan Allah'ı anmayı, unutunca hatırlamayı emreden ayetler (mesela: el-Ahzab, 33/41 ;el-Kehf, 18/23) mutlak zikre; "sabah akşam rabbının ismini an!" (el-İnsan, 76/25) şeklindeki ayetler isim zikrine işarettir. Mutlak zikir, bir bakıma hafi zikir sayılabilir. Bu ayetler muvacehesinde Hz. Ebû Bekr'in karakter yapısına en uygun hafî zikirle meşgul olması ve tamamen ruhî bir hal olan bu zikre aid yazılı ve sözlü rivayetlerden çok, silsile ile gönülden gönüle intikal eden bir in'i'kasın bulunması gayet tabiîdir.

-alıntı-
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:43 pm

HZ. EBU BEKR ( RADIYALLAHU ANH)

ASIL ADI: ABDULLAH
KÜNYESİ: EBU BEKİR
LAKABI: SİDDÎK VE ATİK
BABASININ ADI: OSMAN, KÜNYESİ EBU KUHAFE'DİR.
ANNESİNİN ADI: SELMA, ÜMMÜ'L HAYR OLARAK TANINIR.


HZ EBA BEKR -RA- DOĞRULUĞU, AHLAKI, İFFETİ VE YÜKSEK ŞAHSİYETİ İLE KAVMİ ARASINDA SEVİLİR VE SAYILIRDI.

HİÇ İÇKİ KULLANMADI. GÖRÜŞLERİNE HER ZAMAN İTİBAR EDİLİR VE DEĞERLENDİRİLİRDİ.

KUMAŞ TÜCCARI İDİ VE ZENGİNDİ.

YARDIMI SEVEN, ELİ CÖMERT, ALÇAK GÖNÜLLÜ VE MUKADDESATINA SAHİP BİRİSİ İDİ.

CAHİLİYYE DEVRİNDE BİLE PUTLARA TAPMADI. HANİFTİ.

(HANİF: HZ. PEYGAMBERİN TEBLİĞİNDEN ÖNCE, BİR ALLAH CC İNANCINA SAHİP KİŞİLERİN YAŞADIKLARI, HZ İBRAHİME EMREDİLEN ŞERİAT AHKAMINA VERİLEN İSİMDİR.)

HZ PEYGAMBER O'NUN İÇİN ŞÖYLE BUYURURDU:

"DOSTLUĞU VE YARDIMI SEBEBİYLE KENDİSİNE EN ÇOK MİNNETTAR OLDUĞUM ARKADAŞ EBA BEKR'DİR. RABBİMDEN BAŞKA BİR DOST EDİNSEM EBA BEKR'İ DOST EDİNİRDİM. O'NUNLA BENİM ARAMDA İSLAMİYET KARDEŞLİĞİ VE SEVGİSİ VARDIR. MESCİDİN EVİME BAKAN BÜTÜN KAPILARI KAPANSIN, YALNIZ EBA BEKR'İN KAPISI AÇIK KALSIN."
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Hatme-i hâcegan sultanları ( Muzaffer Taşyürek)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:44 pm

RASULULLAH -SAV- EFENDİMİZ BUYURDU Kİ:

"EBA BEKR, ARKADAŞIM VE MAĞARA DOSTUMDUR. DOST EDİNECEKSENİZ, EBA BEKR'İ DOST EDİNİNİZ."


EBA BEKR -RA- :

* RASULULLAH'A -SAV- İLK TESLİM OLANLARDAN,

* RASULULLAH'I -SAV- Mİ'RAC DÖNÜŞÜ İLK TASDİK EDENLERDEN,

* RASULULLAH'IN -SAV- HİCRET'İNDE DOSTU VE YOL ARKADAŞI,

* RASULULLAH'IN -SAV- BÜTÜN SAVAŞLARINDA SİLAH ARKADAŞI,

* RASULULLAH'IN -SAV- KAYINPEDERİ,

* RASULULLAH'IN -SAV- ARKASINDA NAMAZ KILDIĞI KİŞİ,

* RASULULLAH'IN -SAV- MAĞARA ARKADAŞI VE GİZLİ ZİKİR TALİM ETTİĞİ KİŞİDİR.

* RASULULLAH -SAV-, REFİKU'L-A'LA'YA KAVUŞMASI YAKINLAŞTIĞI ZAMAN HZ. EBA BEKR'İNKİ HARİÇ, MESCİD-İ NEBEVİ'YE AÇILAN BÜTÜN KAPILARI KAPATTIRMIŞTI.


EBA BEKR -RA-:

* DÜNYADA İKEN CENNETLE MÜJDELENEN KİŞİDİR (LEYL SURESİ 14-18 )


En son -DERGAH- tarafından C.tesi Kas. 08, 2008 9:45 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Hatme-i hâcegan sultanları ( Muzaffer Taşyürek)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:44 pm

İLK HALİFEDİR VE HALİFELİĞİNİN İLK HUTBESİNDE ŞUNLARI SÖYLEMİŞTİR:

"EY MÜSLÜMANLAR! SİZİN EN HAYIRLINIZ OLMADIĞIM HALDE, SİZİ İDARE ETMEK ÜZERE SEÇİLDİM. İYİLİK YAPARSAM, BANA YARDIM EDİNİZ; KÖTÜLÜK YAPARSAM, BENİ DOĞRULTUNUZ. DOĞRULUK, EMANET; YALANCILIK DA HIYANETTİR. SİZİN YANINIZDA ZAYIF OLANLAR, HAKLARINI ALIP KENDİLERİNE VERENE KADAR BENİM YANIMDA GÜÇLÜDÜRLER. YANINIZDA GÜÇLÜ OLANLARDA, ALLAHIN İZNİYLE ONLAR ÜZERİNDEKİ HAKKI ALINCAYA KADAR, YANIMDA GÜÇSÜZDÜRLER. HANGİ İSLAM TOPLUMU, ALLAH YOLUNDA CİHADI TERKEDERSE, ALLAH ONA ZİLLET VE AŞAĞILIK VERİR. HANGİ MÜSLÜMAN TOPLUM ARASINDA FUHUŞ YAYILIRSA, ALLAH ONLARA VERECEĞİ BELA VE CEZAYI UMUMİLEŞTİRİR. ALLAHA VE RASULÜNE İTAAT ETTİĞİM MÜDDETÇE, BANA İTAAT EDİN! ŞAYET BEN, ALLAHA VE RASULÜNE İSYAN EDERSEM, ARTIK BANA İTAAT ETME GÖREVİNİZ YOKTUR."
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Hatme-i hâcegan sultanları ( Muzaffer Taşyürek)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:46 pm

O, MÜSLÜMANLARA ŞÖYLE NASİHAT EDERDİ:

"AYAKLARIMI, ALLAH YOLUNA GİTMEKTEN, BİR AN İÇİN DAHİ GERİ BIRAKMAM. ÇÜNKÜ CİHADA GİDEN GAZİNİN ATTIĞI HER ADIMDA, KENDİSİNE 700 İYİLİK YAZILIR, 700 KADAR DERECESİ YÜKSELTİLİR VE 700 GÜNAHI SİLİNİR."

"HANGİ GÜNAH, CEZA GÖRME BAKIMINDAN DAHA SÜRATLİDİR BİLİYOR MUSUNUZ? ZULÜM VE AKRABA HUKUKUNU YERİNE GETİRMEME."

"ALLAHU TEALA TARAFINDAN SENİ GÖREN VE GÖZETLEYEN GÖZCÜLER/MELEKLER VARDIR!"

"ALLAHU TEALAYA EN FAZLA İTAAT EDEN KİŞİ, NEFSİNİN YAPTIĞI KUSURLARA EN FAZLA BUĞZEDENDİR."

NE SÖYLEYECEĞİNİ VE NE ZAMAN SÖYLEYECEĞİNİ İYİ DÜŞÜN!"

"KÖTÜ KOMŞUDAN EVİNİZİ, KÖTÜ ARKADAŞTAN ZİYARETİNİZİ UZAK TUTUNUZ!"

HARAMI TERKETMEK, HELALI TALEP ETMEKTEN DAHA HAYIRLIDIR!"


SON HUTBESİNDE (VEFATINA YAKIN) ŞÖYLE DEDİ:

"EY İNSANLAR! DÜNYADAN SAKININ VE ONA GÜVENMEYİN. AHİRETİ DÜNYADAN ÜSTÜN TUTUN. VE YALNIZ AHİRETİ SEVİN. ZİRA; DÜNYA İLE AHİRETTEN BİRİSİ SEVİLDİĞİ ZAMAN DİĞERİ SEVİLMEMİŞ OLUR..."


O ŞÖYLE DERDİ:

"TAKVA, SAHİBİNİ CENNETE GÖTÜRÜR!"

"3 ŞEY VARDIR Kİ, KİMDE BULUNURSA ALEYHİNE DÖNER: ZULÜM, AHDİ BOZMA, HİLE!"

"SALİHLERLE BERABER OTURMAN KEMALE DELİLDİR."

OLGUN KİMSE, AFFETMEYİ BORÇ, İHSAN ETMEYİ FARZ OLARAK KABUL EDER!"

"VECİZ KONUŞMANIN SIRRI FUZULİ SÖZLERİ TERKETMEKTİR."

ÇOK YEMEK YEME; HASTALIKLARDAN EMİN OLURSUN!"

KİŞİNİN HÜSRANI, AÇ GÖZLÜ OLMASINDANDIR!"

KİŞİNİN KELAMİ; AKLININ ORTAYA KONMASI, FAZİLETİNİN GÖSTERGESİDİR."

"KADINLARIN TAKVASI EVDE OTURMALARIDIR!"

DÜNYAYA RAĞBET ETMEME GEREKSİZ KELAMI TERKETMEKTİR."
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a) Empty Geri: 2. Hz. Ebubekr Sıddık (r.a)

Mesaj  -DERGAH- C.tesi Kas. 08, 2008 9:47 pm

YİNE O -RA- DERDİ Kİ:

"SIRRIN SENİN KANINDIR, ONU AKTIMA!"

ŞİKAYET ZAYIFLARIN SİLAHIDIR!.."

"İŞLERİNDE ALLAHTAN KORKANLA İSTİŞARE TE; SELAMET BULURSUN!"

İNSANLARIN EN ŞERLİSİ ZALİME YARDIM EDEN, MAZLUMU REZİL EDENDİR."

"DOST, ŞİDDET VE BELA ANINDA DESTEKTİR."

"ALİM VE ÖĞRENEN SEVAPTA ORTAKTIRLAR!"

"AKILLI KİŞİ, YANINDAKİ PANZEHİRE GÜVENEREK ZEHİR İÇMEZ!"

"ADAMET YERYÜZÜNDE ALLAHIN TERAZİSİDİR!"

"ZÜHDÜN EN SON DERECESİ RAHATI TERKETMEKTİR!"

"FIRSAT, BULUT GİBİ GEÇER GİDER!"

"HARAMA DÜŞME KORKUSUNDAN DOLAYI 70 HELAL KAPISINI BIRAKTIK."

"KİTAPLAR, AKILLI KİŞİLERİN BAHÇELERİ, GÜZEL KİŞİLERİN GÜZEL KOKULU ÇİÇEĞİDİR!"

"SABAH NAMAZINI KILAN KİŞİ, ALLAHIN HİMAYESİNDE OLUR!"

KURTULUŞ ANCAK İHLASTADIR."

"ARKADAŞLAR ATEŞ GİBİDİRLER; AZI NİMET, ÇOĞU FELAKETTİR!.."

"GÜNAHLARA PİŞMANLIK DULMAN TEVBEDİR!"

"BABA, FANİ HAYATIN, TERBİYE VEREN (MÜRŞİDLER) İSE, EBEDİ HAYATIN SEBEBİDİRLER."

BAHTİYAR KİŞİ İLE ARKADAŞLIK YAPAN MES'UD OLUR."


HZ. PEYGAMBERE -SAV- EZİYET EDEN MÜŞRİKLERE ŞÖYLE HAYKIRMIŞTI:

"İNSANI, RABBİM ALLAH, DEDİĞİ İÇİN Mİ ÖLDÜRMEK İSTİYORSUNUZ?"
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz