En son konular
Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi
Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap
Arama
KURDun Yükünü Çekmedikçe ASLANa Binilmez
1 sayfadaki 1 sayfası
KURDun Yükünü Çekmedikçe ASLANa Binilmez
Doç. Dr. Hasan Çiftçinin Şeyh Ebül-Hasan-i Harkânî (r.a) isimli eserinde ibretli bir menkıbe anlatılmaktadır:
Mevcut işaretlere bakılırsa, Ebül-Hasan, tasavvuf çevrelerinde büyük bir şeyh, zamanın kutbu, gavsı ve mürşidi kabul edildiği halde, kendisine en yakın biri olan hanımı, ona inanmamakta, manevî mertebesini takdir etmemekte, misafirlerine iyi davranmamakta, onun hakkındaki bu kanaatini fırsat buldukça, önüne çikan herkese anlatmaktan da geri durmamaktadır.
Nitekim Muntahab-i Nûrul-Ulûm, Tezkiretül-Evliyâ, Mesnevî ve diğer kaynaklarda yer alan aşağıdaki menkıbelerin özet şekilleri Şeyhin hanımıyla ilgili söz konusu iddiaları ortaya koyar:
Şeyh Ebül-Hasan, dağa gitmişti. Onu ziyaret etmek için bir grup insan, tâ Horasadan gelmişti. Köyün kenarına varınca karşilarına bir yaşlı çikti.
-Şeyhin tekkesi nerededir? diye sordular.
-Hangi şeyh deyince, Ebül-Hasan. dediler.
-Yaşlı, Ey Müslümanlar, boşuna yorulmuşsunuz; zamanınıza yazık! O bir nekestir; fakat sır sâhibi olduğunu söyler; geri dönün; çünkü onun işinin temeli yoktur. dedi.
-Çok üzüldüler, geri dönmek istediler.
-İbni Sînâ da bu grubun içindeydi; Geldiğimize göre, görmeden geçmeyiz. dedi.
-Tekken Kendisi burada değil, yabana gitmiş; eğer onun için gelmişseniz, bu yolculuğunuza yazık! dedi.
-Sen onun nesisin diye sordular.
-Hanımıyım. dedi.
-O, nasıl bir kimsedir dediler.
-Sır sahibi olduğunu iddia eden bir delidir. dedi.
-Geri dönüp gidelim, onun hâlini en iyi hanımı bilir. dediler.
Ebû Ali-yi Sînâ, Onu görmedikçe geri dönmeyiz. dedi. Sahranın yolunu sordular (gittiler). Aslana odun yükleyip gelen bir adam gördüler; yaklaşinca (odun taşıyanın) bir aslan olduğunu gördüler.
Şeyh dedi: Selâmün aleyküm. Ebül-Hasan, halkın (hanımının) yükünü çekmedikçe, aslan da onun yükünü çekmez. Aynı menkıbenin sonu Attarın Tezkiretül-Evliyasında şöyle anlatılıyor: İbn-i Sînâ Şeyhi görmek için sahraya gitti.
Şeyhin, aslana bir yük çalı yükleyerek geldiğini gördü. İbn-i Sînâ, kendinden geçti. Şeyhim bu ne haldir? diye sorunca "Evet, biz böylesi bir kurdun (hanımın) yükünü çekmedikçe, böyle bir aslan da bizim yükümüzü çekmez." dedi. Bu menkıbe ile ailevî geçimsizlikler konusunda hem erkeğe hem de kadına sabır dersi verilmektedir.
Bir zamanlar büyük zatlar nefis terbiyesi için riyazat yapmış ve mağaralara çekilmisler. İşte her gün evindeki problemli eşine sabredenler de o riyazat yapan ve mağaralara çekilip nefislerini terbiye için gayret edenler gibidir. Hatta mukaddes bir işin ve hizmetin devamı, hatta müminlerin tesânüdünü sağlamca ayakta tutmak için, birbirinin cevrine tahammül edenler de aynı şekilde nefislerini terbiye edenler gibidir.
Hatta daha da önemli bir mevkidedirler. Bütün bunlar birer imtihandır. Müminlerin diken batması nevinden cevir ve cefalarına tahammül etmeyenler, ALLAH korusun tesanüdü bozup zayıflayarak düşmanların ayakları altında zilletle inlemeye mahkûm edilebilirler. İşte koca Âlem-i İslam! Osmanlı'ya tahammül edemeyenlerin şu anda ne durumda olduklarına bakıp ibret almak gerekir...
Ailem Dergisi
ABDULLAH AYMAZ
Mevcut işaretlere bakılırsa, Ebül-Hasan, tasavvuf çevrelerinde büyük bir şeyh, zamanın kutbu, gavsı ve mürşidi kabul edildiği halde, kendisine en yakın biri olan hanımı, ona inanmamakta, manevî mertebesini takdir etmemekte, misafirlerine iyi davranmamakta, onun hakkındaki bu kanaatini fırsat buldukça, önüne çikan herkese anlatmaktan da geri durmamaktadır.
Nitekim Muntahab-i Nûrul-Ulûm, Tezkiretül-Evliyâ, Mesnevî ve diğer kaynaklarda yer alan aşağıdaki menkıbelerin özet şekilleri Şeyhin hanımıyla ilgili söz konusu iddiaları ortaya koyar:
Şeyh Ebül-Hasan, dağa gitmişti. Onu ziyaret etmek için bir grup insan, tâ Horasadan gelmişti. Köyün kenarına varınca karşilarına bir yaşlı çikti.
-Şeyhin tekkesi nerededir? diye sordular.
-Hangi şeyh deyince, Ebül-Hasan. dediler.
-Yaşlı, Ey Müslümanlar, boşuna yorulmuşsunuz; zamanınıza yazık! O bir nekestir; fakat sır sâhibi olduğunu söyler; geri dönün; çünkü onun işinin temeli yoktur. dedi.
-Çok üzüldüler, geri dönmek istediler.
-İbni Sînâ da bu grubun içindeydi; Geldiğimize göre, görmeden geçmeyiz. dedi.
-Tekken Kendisi burada değil, yabana gitmiş; eğer onun için gelmişseniz, bu yolculuğunuza yazık! dedi.
-Sen onun nesisin diye sordular.
-Hanımıyım. dedi.
-O, nasıl bir kimsedir dediler.
-Sır sahibi olduğunu iddia eden bir delidir. dedi.
-Geri dönüp gidelim, onun hâlini en iyi hanımı bilir. dediler.
Ebû Ali-yi Sînâ, Onu görmedikçe geri dönmeyiz. dedi. Sahranın yolunu sordular (gittiler). Aslana odun yükleyip gelen bir adam gördüler; yaklaşinca (odun taşıyanın) bir aslan olduğunu gördüler.
Şeyh dedi: Selâmün aleyküm. Ebül-Hasan, halkın (hanımının) yükünü çekmedikçe, aslan da onun yükünü çekmez. Aynı menkıbenin sonu Attarın Tezkiretül-Evliyasında şöyle anlatılıyor: İbn-i Sînâ Şeyhi görmek için sahraya gitti.
Şeyhin, aslana bir yük çalı yükleyerek geldiğini gördü. İbn-i Sînâ, kendinden geçti. Şeyhim bu ne haldir? diye sorunca "Evet, biz böylesi bir kurdun (hanımın) yükünü çekmedikçe, böyle bir aslan da bizim yükümüzü çekmez." dedi. Bu menkıbe ile ailevî geçimsizlikler konusunda hem erkeğe hem de kadına sabır dersi verilmektedir.
Bir zamanlar büyük zatlar nefis terbiyesi için riyazat yapmış ve mağaralara çekilmisler. İşte her gün evindeki problemli eşine sabredenler de o riyazat yapan ve mağaralara çekilip nefislerini terbiye için gayret edenler gibidir. Hatta mukaddes bir işin ve hizmetin devamı, hatta müminlerin tesânüdünü sağlamca ayakta tutmak için, birbirinin cevrine tahammül edenler de aynı şekilde nefislerini terbiye edenler gibidir.
Hatta daha da önemli bir mevkidedirler. Bütün bunlar birer imtihandır. Müminlerin diken batması nevinden cevir ve cefalarına tahammül etmeyenler, ALLAH korusun tesanüdü bozup zayıflayarak düşmanların ayakları altında zilletle inlemeye mahkûm edilebilirler. İşte koca Âlem-i İslam! Osmanlı'ya tahammül edemeyenlerin şu anda ne durumda olduklarına bakıp ibret almak gerekir...
Ailem Dergisi
ABDULLAH AYMAZ
-DERGAH-- Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan
» HATME DUASI
Ptsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
Perş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-
» ...AŞK...
Perş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-
» Kaside-i Nakşi
Çarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-
» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-
» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-
» Tasavvuf "Samimiyet" tir
Çarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-
» O, Benim de Evlâdımdır
Çarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-
» TÖVBE etmek ne demektir???
Çarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-
» bizim SEVGİMİZ
Çarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
Çarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-
» Yazık sana!..
Çarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-
» bu gün O'nun için bir şey yap!
Çarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-
» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
Çarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-
» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-
» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-
» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
Çarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-
» Kermese Davet!!!Essen´de
Paz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf