En son konular
Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi
Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap
Arama
>>>>>>>>>> DOSTLUK
1 sayfadaki 1 sayfası
>>>>>>>>>> DOSTLUK
Sehl bin İbrâhim şöyle anlatıyor:
İbrâhim bin Edhem'le dost idik. Bir keresinde ağır bir hastalığa tutulmuştum. Bunun üzerine İbrâhim bin Edhem, elindeki bütün her şeyi benim sıhhatim için harcadı. Sonra iyileşmeye başladım. Bir ara kendisinden canımın çektiği yiyecek bir şeyler istedim. Elinde bir şeyi kalmadığından merkebini satıp arzumu yerine getirdi. Sıhhate kavuştuğumda bir yere gitmek için merkep lâzım oldu ve:
"- Ey İbrâhim, merkep nerede?" diye sordum.
İbrâhim bin Edhem:
"- Sattık." dedi.
Sıhhatim yol yürümeye müsâit olmadığı için:
"- Peki ama şimdi ben neye bineceğim?" dedim.
O ârifler sultânı:
"- Sırtıma bineceksin, kardeşim!" dedi ve beni üç konak mesâfesi boyunca sırtında taşıdı.
KISSADAN HİSSE:
İzzet ve ikrâmla dolu, güzel ve iyi günlerde herkes dosttur. Ancak asıl dostluklar zor günlerde ortaya çıkar ve değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Bu bakımdan velâyet sırrı, nice kötülüklerle dolu şu dünyâ günlerinde Allâh'a, Rasûlüne ve sâlih müminlere dost olmak ve onlarla dost kalabilmektedir.
Diğer taraftan bilhassa ihtiyaç içindeki mümin kardeşe yapılan ferâgât ve fedâkârlık, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini celbeder. Çünkü Cenâb-ı Hak kullarına karşı sonsuz bir rahmet ve merhamet sahibidir ve Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i de âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Hadîs-i şerîfte buyurulur:
"Şefkat ve merhamet ehline Rahmân olan Allâh da merhamet eder." (Ebû Dâvud, Edeb, 58 )
İbrâhim bin Edhem'le dost idik. Bir keresinde ağır bir hastalığa tutulmuştum. Bunun üzerine İbrâhim bin Edhem, elindeki bütün her şeyi benim sıhhatim için harcadı. Sonra iyileşmeye başladım. Bir ara kendisinden canımın çektiği yiyecek bir şeyler istedim. Elinde bir şeyi kalmadığından merkebini satıp arzumu yerine getirdi. Sıhhate kavuştuğumda bir yere gitmek için merkep lâzım oldu ve:
"- Ey İbrâhim, merkep nerede?" diye sordum.
İbrâhim bin Edhem:
"- Sattık." dedi.
Sıhhatim yol yürümeye müsâit olmadığı için:
"- Peki ama şimdi ben neye bineceğim?" dedim.
O ârifler sultânı:
"- Sırtıma bineceksin, kardeşim!" dedi ve beni üç konak mesâfesi boyunca sırtında taşıdı.
KISSADAN HİSSE:
İzzet ve ikrâmla dolu, güzel ve iyi günlerde herkes dosttur. Ancak asıl dostluklar zor günlerde ortaya çıkar ve değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Bu bakımdan velâyet sırrı, nice kötülüklerle dolu şu dünyâ günlerinde Allâh'a, Rasûlüne ve sâlih müminlere dost olmak ve onlarla dost kalabilmektedir.
Diğer taraftan bilhassa ihtiyaç içindeki mümin kardeşe yapılan ferâgât ve fedâkârlık, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini celbeder. Çünkü Cenâb-ı Hak kullarına karşı sonsuz bir rahmet ve merhamet sahibidir ve Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i de âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Hadîs-i şerîfte buyurulur:
"Şefkat ve merhamet ehline Rahmân olan Allâh da merhamet eder." (Ebû Dâvud, Edeb, 58 )
gölge- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 03/12/08
DOSTLUKTAN MAKSAT
Abdullâh bin Mübarek Hazretleri, kötü huylu bir kimseyle yolculuk yapmıştı. Seyâhatleri bitip ayrıldıklarında Abdullâh bin Mübarek içli içli ağlamaya başladı. Bu hâle şaşıran dostları:
"- Neden ağlıyorsun? Seni böylesine mahzûn eden şey nedir?" diye sordular.
O kadri yüce Hak dostu, bir iç çekti ve nemli gözlerle:
"- O kadar yolculuğa rağmen beraberimde bulunan arkadaşımın kötü hâllerini düzeltemedim. O bîçârenin ahlâkını güzelleştiremedim. Düşünüyorum ki; acabâ benim bir noksanlığımdan ötürü mü ona faydalı olamadım? Şâyet o, benden kaynaklanan bir hatâdan dolayı istikâmete gelmediyse, yarın hâlim nice olur!.." dedi ve hıçkırıkları boğazında düğümlenmiş bir vaziyette ağlamasına devam etti.
KISSADAN HİSSE:
Dostluklar dâimâ mânevî açıdan faydalı bir maksat üzerine binâ edilmelidir. Buna göre sâlihlerle dostluk ve ülfet, onlardan istifâde için; sâlih olmayan ve hattâ noksanlıkları bulunan mânen zayıf kimselerle dostluk ve ülfet ise, onlara faydalı olabilmek için olmalıdır. Zîrâ mânevî faydadan uzak ve sırf gafletle örülmüş dostluklar, iki dünyâyı da mahvedecek bir zarar demektir. Ve bu zararın en hafifi dahî:
"Kır atın yanında duran, ya huyundan ya suyundan!" meselince bir âkıbet yaşatır.
Diğer taraftan noksan ve eksiği bulunan kimseleri istikâmete yöneltirken takip edilecek üslûp, menfî bir netice karşısında onları rencide etmek değil, acaba bende bir kusur var mı, diye nefsi muhâsebe etmektir. Zîrâ eğer bizden kaynaklanan hatâlar ve eksiklikler dolayısıyla muhâtabımızı doğru yola sevk edememişsek, bunun hesap ve vebâli çok ağır olur. Gâye, perde olmak değil, perdeleri açıp hakîkati gösterebilmektir.
"- Neden ağlıyorsun? Seni böylesine mahzûn eden şey nedir?" diye sordular.
O kadri yüce Hak dostu, bir iç çekti ve nemli gözlerle:
"- O kadar yolculuğa rağmen beraberimde bulunan arkadaşımın kötü hâllerini düzeltemedim. O bîçârenin ahlâkını güzelleştiremedim. Düşünüyorum ki; acabâ benim bir noksanlığımdan ötürü mü ona faydalı olamadım? Şâyet o, benden kaynaklanan bir hatâdan dolayı istikâmete gelmediyse, yarın hâlim nice olur!.." dedi ve hıçkırıkları boğazında düğümlenmiş bir vaziyette ağlamasına devam etti.
KISSADAN HİSSE:
Dostluklar dâimâ mânevî açıdan faydalı bir maksat üzerine binâ edilmelidir. Buna göre sâlihlerle dostluk ve ülfet, onlardan istifâde için; sâlih olmayan ve hattâ noksanlıkları bulunan mânen zayıf kimselerle dostluk ve ülfet ise, onlara faydalı olabilmek için olmalıdır. Zîrâ mânevî faydadan uzak ve sırf gafletle örülmüş dostluklar, iki dünyâyı da mahvedecek bir zarar demektir. Ve bu zararın en hafifi dahî:
"Kır atın yanında duran, ya huyundan ya suyundan!" meselince bir âkıbet yaşatır.
Diğer taraftan noksan ve eksiği bulunan kimseleri istikâmete yöneltirken takip edilecek üslûp, menfî bir netice karşısında onları rencide etmek değil, acaba bende bir kusur var mı, diye nefsi muhâsebe etmektir. Zîrâ eğer bizden kaynaklanan hatâlar ve eksiklikler dolayısıyla muhâtabımızı doğru yola sevk edememişsek, bunun hesap ve vebâli çok ağır olur. Gâye, perde olmak değil, perdeleri açıp hakîkati gösterebilmektir.
gölge- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 03/12/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan
» HATME DUASI
Ptsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
Perş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-
» ...AŞK...
Perş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-
» Kaside-i Nakşi
Çarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-
» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-
» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-
» Tasavvuf "Samimiyet" tir
Çarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-
» O, Benim de Evlâdımdır
Çarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-
» TÖVBE etmek ne demektir???
Çarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-
» bizim SEVGİMİZ
Çarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
Çarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-
» Yazık sana!..
Çarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-
» bu gün O'nun için bir şey yap!
Çarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-
» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
Çarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-
» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-
» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-
» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
Çarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-
» Kermese Davet!!!Essen´de
Paz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf