Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» "hizmet" ALLAH Için Olmalı
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyPtsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan

» HATME DUASI
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyPtsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-

» ...AŞK...
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyPerş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-

» Kaside-i Nakşi
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-

» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-

» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-

» Tasavvuf "Samimiyet" tir
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-

» O, Benim de Evlâdımdır
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-

» TÖVBE etmek ne demektir???
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-

» bizim SEVGİMİZ
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-

» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-

» Yazık sana!..
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-

» bu gün O'nun için bir şey yap!
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-

» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-

» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-

» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-

» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyÇarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-

» Kermese Davet!!!Essen´de
İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna EmptyPaz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf

Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi

Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 6 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 6 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

:
AKTIVE-X-YÜKLE                               DJ-GIRISI                             NIK-AL

İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna

Aşağa gitmek

İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna Empty İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (k.s.) HAK Yolcusuna

Mesaj  -DERGAH- Çarş. Kas. 26, 2008 11:56 pm

İkincibin Yılın Müceddidi İmam Rabbânî’den (K.S.) HAK YOLCUSUNA

Allah seni doğru yola irşad etsin; eğer yüce Mevla’ya sevilmek istersen şu tenbihlerimi can kulağı ile dinle ve gücünün yettiği kadar uygula.

Hak yoluna adım atan kimsenin ilk yapacağı iş, itikadını düzeltmektir. Bu da ancak, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat alimlerinin, Kur’an ve Sünnetten elde ettikleri ilme göre olur.
Bu ilim asıldır ve temel ölçüdür. Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbuldür, uymazsa ona itibar edilmez. Bir ilmin ve ictihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’an ve Sünnetle ölçülür.

Gerçek din alimleri, elde ettikleri ilimlerini Sahabe ve selef-i salihinin izine tabi olarak elde ettiklerinden, kendilerine uymak gerekir.

Tam bir ehliyete ve ilmî dirayete sahip olmadan, kendi başına Kur’an ve Sünnetten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek caiz değildir.

Ey Hak yolcusu! İtikadını sağlam, amelini güzel yaptıktan sonra, bununla yetinip; din bundan ibarettir, ötesi yoktur diye düşünme. Yüceler yücesi Allah’a yönel, O’na yaklaşmak için yol ara.

İşte bu manevi seyrin gerçekleşmesi ve yolun selametle gidilmesi için, yolu çok iyi bilen, kâmil ve mükemmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin beraberliği ve kontrolü olmadan ilahi huzura adım atmak hiç de kolay değildir. Allahu Tealâ’nın özel olarak seçtiği ve sevdiği kullar hariç, hiç kimse kendi başına bu işte muvaffak olamaz.

İlahi cezbe ve aşk içinde manevi terbiyesini bitirmiş, bütün seyr-u süluk merhalelerini geçmiş ve kendisine Cenab-ı Hak tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelamı kalbe deva, nurlu nazarları nefse şifadır. Kalbin uyanması ve azgın nefsin uslanması onun mübarek teveccühüne kalmıştır.

Böyle bir devletliyi bulan kimse, onun varlığını kendisi için bir ganimet bilmeli, terbiye işini tamamıyla ona havale etmelidir. Bundan sonra acı-tatlı her halde kendisine itaat etmelidir. Kâmil mürşide gösterilen bu teslimiyetin esası Rasûlullah (A.S.) efendimizin şu sözüne dayanmaktadır:

“Sizden biriniz, benim getirdiğim hükümlere bütün arzu ve hevasıyla tabi olmadıkça gerçekten iman etmiş olmaz.” (Begavî, Şerhu’s-Sünne. Suyutî, Dürrü’l-Mensur)

Gerçek mürid, Allah yolunda tabi olduğu mürşidine bütün sevgi ve arzusuyla teslim olan kimsedir. Teslim olmayan, bu yoldan tat alamaz.

Şunu iyi bil ki, mürşidin terbiyesine giren bir kimse, bu beraberliğin faydasını görmek istiyorsa, bir takım edeblere dikkat etmesi gerekir. Mürşitten istifadenin tek yolu bu edeblere dikkat etmektir. Ben onların bir kısmını söyleyeyim, sen de can kulağı ile dinle:

* Mürşitle beraberken tam olarak ona yönel. Onun huzurunda başka şeylerle ve yanındaki kimselerle meşgul olma. Fikrini ve kalbini topla, huzurda edeble otur. Onun yanında farz ve sünnetlerden başka, nafile ibadetlerle meşgul olma. Şu hadiseden ibret al: Zamanımızın padişahı veziriyle oturuyordu. Bir ara vezirin gözü elbisesine ilişti, onu düzeltmeye çalıştı. Padişah kendisini gördü, davranışı hiç beğenmedi. Kendisine bakıp: ‘Bu yaptığın hoşuma gitmedi. Vezirimsin, benim huzurumda başka şeylere iltifat ediyorsun!’ diye uyardı. Vezir durumu anladı, utandı, kendisini topladı, başını eğdi. Şimdi bir düşün: Basit dünya işlerinde ve dünya ehlinin huzurunda bu edebler gerekirse, Yüce Allah’a vuslat sebebi olan bir kâmil mürşidin huzurunda nasıl gerekli olmasın?

* Mürşidinden ayrı bulunduğun yerlerde de edebe dikkat et; kendisine doğru ayaklarını uzatma, onun tarafına tükürme.

* Aklına ters gelen işlerde hemen itiraza gitme. Sükut et, sabret, işin sonunu seyret. Ariflerin siyaseti çok incedir, kolayca farkedilmez.

* Özel halleri hariç, her işinde mürşidine uy, onu taklit etmeye çalış. Onun edasıyla namaz kıl, onun gibi ye, iç, yürü, otur. Her işin edebini ondan öğren.

* Mürşidinin hal ve haraketlerine karşı içinde bir itiraz saklama. Gelen kuruntu ve vesveseye de aldırma. Vesveseye tabi olmazsan zararı dokunmaz.

* Mürşidinden keramet bekleme. Bilmez misin, peygamberden mucizeyi ancak kâfirler ister. Gören göz için Peygamberin kendisindeki güzellik yeter. Ayrı bir cilveye gerek yoktur. Mürşidler de böyledir. Hem müridi mürşide bağlayan şey, haller ve kerametler değil, mürşidin cazibesidir. Bu, manevi bir bağdır, ilahi bir takdirdir.

* Gördüğün keşif ve rüya türü şeyleri kendin yorumlama; onları mürşidine arzet. Onun işaretine dikkat et.

* Mürşidinle konuşurken, onun sesinden yüksek bir sesle konuşma, sözü de çok uzatma. Hele seni ilgilendirmeyen bir konuya hiç dalma.

* Mürid, edeblerdeki kusurunu kabul eder ve onları hakkıyla yerine getiremediği için üzülürse, mazur görülür, kusuru affedilir. Kendini kusurlu görmeyen kimse yükselemez.

* Kibirli olan kimseye keramet kâr etmez. Nasibi olmayana nasihat fayda vermez. Bazı insanların durumu şu ayete uygundur: “Onlar, bütün ayetleri ve mucizeleri görseler, yine onlara iman etmezler. Senin yanına geldiklerinde de: ‘Bu okuduğun Kur’an, evvelkilerin masallarından başka bir şey değil’ derler.” (En’am/25)

Kısaca demek istediğim şudur: Tasavvuf bütünüyle edebten ibarettir. Edebi olmayan kimse, Yüce Allah’a vasıl olamaz, vesselam.

Mektubat’tan derlenmiştir.
-DERGAH-
-DERGAH-

Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz