En son konular
Istatistikler
Toplam 40 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: sivereklisofi
Kullanıcılarımız toplam 840 mesaj attılar bunda 375 konu
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 188 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 6:26 pm tarihinde online oldu.
Giriş yap
Arama
Yapılan İşler Niyetlere Göre Değerlenir
1 sayfadaki 1 sayfası
Yapılan İşler Niyetlere Göre Değerlenir
Rasulullah s.a.v. bir hadislerinde buyuruyorlar ki:
“ Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.
Kimin niyeti Allah’a ve Rasul ‘üne varmak, onlara hicret etmekse,
eline geçecek sevap da Allah’a ve Rasul’üne hicret sevabıdır.
Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa,
onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.” (Buharî, İman,41)
Bu hadis-i şerifle ilgili olarak kaynaklarda şöyle bir olay nakledilir:
Mekke-i Mükerreme’de adamın birisi bir kadına talip olup onunşa evlenmek istedi.
Kadının ismi Ümmü Kays idi. Kadın adama, kendisi gibi diğer Müslümanlarla birlikte Medine’ye hicret etmeyi şart koştu.
Adam da hicretin fazilet ve sevabına ulaşmak için değil, sırf kadına kavuşmak için Mekke-i Mükerreme’den kalkıp Medine-i Münevvere’ye hicret etti. görünüşte bu adamda diğerleri gibi vatanını terk etti. Fakat diğer Müslümanlar bu hicreti sırf Allah ve Rasul’ü için yaptılar.
Adamın durumu Rasulullah s.a.v. Efendimize sorulunca, bu hadisi beyan buyurdular.
Arkadaşları ona, Allah için değil de kadın için Medine’ye göç ettiği için “ Ümmü Kays’ın muhaciri” diyorlardı.
Bir işe başlamadan önce mutlaka niyetlerimizi kontrol etmeli ve gerekiyorsa düzeltmeliyiz.
Bu hususun önemine Rasulullah s.a.v. ;
“ Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Beyhakî-5/343) buyurarak işaret etmiştir.
Düzgün niyet bir işi Allah rızâsı için yapmayı kalpten geçirmektir.
Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet başlı başına bir ibadet haline gelir.
Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s.) de bu konu üzerinde çok durmakta ve sık sık şu uyarıyı yapmaktadır:
“ Sizler niyetinizi Allah için güzel yapın, her işiniz güzel olur.
Kulun güzel niyetini Allah bilsin yeter.”
Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s.) şöyle buyurmuştur:
“ Bir insan sabah kalkınca, güzelce abdestini alsa, evinden işe giderken,
‘ Ya Rabbi, sen Rezzak-ı mutlaksın bütün yaratıkların rızkını verirsin.
Lakin rızık için çalışmayı bize Sen emrettin.
Biz Senin emrine uyup rızkımızı aramaya, kazanmaya gidiyoruz’ diyerek niyet etse ve bu niyetle işe başlasa, bütün gün boyunca başını secdeden kaldırmayıp nafile namaz kılan kimse gibi sevap kazanır.
İnsan için bunu yapmak çok kolaydır. Bu sevabı kazanmak için güzel niyet etmesi yeterlidir.”
İsrailoğulları içinde âbid biri vardı. Halkın büyük bir açlık ve kıtlık çektiği sırada,
yolda giderken büyük bir kum tepesine rastladı ve kendi kendine şöyle dedi:
- Eğer şu kum yığını yiyecek olsaydı, onu şu insanlara dağıtır, açlıklarını giderirdim.
Bunun üzerine Cenab-ı Hak zamanın peygamberine şöyle vahyetti:
- Falanca kişiye git ve de ki: “ Allah Teâlâ senin sadaka verme niyetini kabul buyurdu.
Senin bu güzel niyetini mükafatlandırdı.
Şayet o kum yığını un olsaydı onu dağıttığında elde edeceğin sevap, amel defterinde yazılmıştır.”
Râbia el-Adeviyye (k.s.) de şöyle buyurmuştur:
“ Nice küçük işler var ki. niyet onu büyük kılar.
Nice büyük işler vardır ki, insanın niyeti onu küçük kılar.”
Niyet Allah rızası için olmalı.
Allah için yapılan niyet, niyetteki ihlas ölçüsünde seva kazandırır.
Buna karşılık niyeti kullar için, gösteriş için yapılan amelin karşılığı da kulların onu beğenmesi, birkaç övücü söz, toplum içinde itibar ve sıkıntı yaratacak dünyalıktan başka bir kazanç getirmez..
Allahu Teala’nın vereceği sonsuz nimet ve ecir sevabının yanında, kulların vereceği ne olabilir ki..
Allah dostları ve Sahabe-i Kiram da bütün iş ve amellerinde niyetlerini
Allah’ın rızasını kazanmak yönünde yapmışlardır..
Bir gün Hz. Osman (r.a.) Mekke dışında bir ticaret kervanının kendi bulundukları bölgeye doğru gelip orada ticaret yapacaklarını görünce hemen kervanın yanına gidip tüccarlardan bütün yiyeceklerini satın aldı..
Bu sırada Mekke halkı da ekmek yapmak için gerekli olan tahılların azlığıyla sıkıntı içerisindeydiler..
Halk kervanın geldiğini ve onların tekrar geri döndüğünü gördü.
Bu sırada Hz. Osman’ın yanında bir çok mal ve yiyecekle o yönden geldiği görüldü..
Bunu gören halk
‘ Ya Osman..tüccarların bütün mallarını alan sen misin? Hepimiz bu kervanın gelmesini bekliyorduk..
Madem ki onları sen aldın o halde bize sat..” dediler.
Hz.Osman (r.a.) “ Hayır, onları satamam” dedi.
Oradakiler ısrar ederek “ Peki sana satın aldığın miktarın iki katı para verelim” dediler.
Hz. Osman (r.a.) “ Hayır, satmam” dedi.
Oradakiler tekrar ısrar ederek :
“ Ya Osman senin bu yaptığın hiç iyi bir iş değildir.
Bizim onlara ihtiyacımız olduğunu bile bile daha kervan şehre girmeden onları karşılayıp tüccarlardan hepsini satın aldın..
şimdi de bize onları satmıyorsun.
O zaman senin satın aldığın miktarın iki yada üç mislini verelim.” dediler.
Hz.Osman (r.a.) yine: “ Hayır, onları satmayacağım, daha fazlasını veren var.”der.
Bunun üzerine oradakiler Rasulullah (s.a.v.) Efendimize gelerek durumu anlatırlar.Hz. Peygamber şaşırarak:
“ Osman mı? Bu işte bir yanlışlık var. Osman’ı bana çağırın” buyururlar.
Bunun üzerine Hz. Osman huzura gelir.
Hz. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz kendisine:
“ Ya Osman! bu anlatılanlar doğru mudur?” diye sorar.
Hz. Osman (r.a.):
“ Evet..Ya Rasulallah doğrudur. Bana onların verdiğinden daha fazlasını veren var” der.
Rasulullah (s.a.v.): “ Peki kimdir O?” diye sorarlar.
Hz.Osman (r.a.):
“ Ya Rasulallah! Allah Teala ‘ kim bir iyilikle gelirse, ona misliyle karşılık verilir’ buyurdu. Benim yapacağım bu infak karşılığında Allah’ın bana vereceği ecir ve sevabı Allah’tan diliyorum. Aldığım bütün mal ve yiyecekleri karşılığı en güzel şekilde veren Allah için onun kullarına infak ediyorum” der.
Bunun üzerine Hz. Rasulullah (s.a.v.):
“ Ya Osman! Sen beni hiç şaşırtmadın.” diyerek memnuniyetini ifade ederler.
Hak yolcusu kişinin yaptığı her iş ve amelinde niyeti Yüce Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır..Bunun için nazarı kulların vereceği karşılık değil, Yüce Allah’ın katındaki hazinelere çevirmelidir..
Velhasıl pusula: “ İlahi ente maksudî ve rıdaîke matlubi” dir.
alıntı
“ Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.
Kimin niyeti Allah’a ve Rasul ‘üne varmak, onlara hicret etmekse,
eline geçecek sevap da Allah’a ve Rasul’üne hicret sevabıdır.
Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa,
onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.” (Buharî, İman,41)
Bu hadis-i şerifle ilgili olarak kaynaklarda şöyle bir olay nakledilir:
Mekke-i Mükerreme’de adamın birisi bir kadına talip olup onunşa evlenmek istedi.
Kadının ismi Ümmü Kays idi. Kadın adama, kendisi gibi diğer Müslümanlarla birlikte Medine’ye hicret etmeyi şart koştu.
Adam da hicretin fazilet ve sevabına ulaşmak için değil, sırf kadına kavuşmak için Mekke-i Mükerreme’den kalkıp Medine-i Münevvere’ye hicret etti. görünüşte bu adamda diğerleri gibi vatanını terk etti. Fakat diğer Müslümanlar bu hicreti sırf Allah ve Rasul’ü için yaptılar.
Adamın durumu Rasulullah s.a.v. Efendimize sorulunca, bu hadisi beyan buyurdular.
Arkadaşları ona, Allah için değil de kadın için Medine’ye göç ettiği için “ Ümmü Kays’ın muhaciri” diyorlardı.
Bir işe başlamadan önce mutlaka niyetlerimizi kontrol etmeli ve gerekiyorsa düzeltmeliyiz.
Bu hususun önemine Rasulullah s.a.v. ;
“ Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Beyhakî-5/343) buyurarak işaret etmiştir.
Düzgün niyet bir işi Allah rızâsı için yapmayı kalpten geçirmektir.
Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet başlı başına bir ibadet haline gelir.
Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s.) de bu konu üzerinde çok durmakta ve sık sık şu uyarıyı yapmaktadır:
“ Sizler niyetinizi Allah için güzel yapın, her işiniz güzel olur.
Kulun güzel niyetini Allah bilsin yeter.”
Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s.) şöyle buyurmuştur:
“ Bir insan sabah kalkınca, güzelce abdestini alsa, evinden işe giderken,
‘ Ya Rabbi, sen Rezzak-ı mutlaksın bütün yaratıkların rızkını verirsin.
Lakin rızık için çalışmayı bize Sen emrettin.
Biz Senin emrine uyup rızkımızı aramaya, kazanmaya gidiyoruz’ diyerek niyet etse ve bu niyetle işe başlasa, bütün gün boyunca başını secdeden kaldırmayıp nafile namaz kılan kimse gibi sevap kazanır.
İnsan için bunu yapmak çok kolaydır. Bu sevabı kazanmak için güzel niyet etmesi yeterlidir.”
İsrailoğulları içinde âbid biri vardı. Halkın büyük bir açlık ve kıtlık çektiği sırada,
yolda giderken büyük bir kum tepesine rastladı ve kendi kendine şöyle dedi:
- Eğer şu kum yığını yiyecek olsaydı, onu şu insanlara dağıtır, açlıklarını giderirdim.
Bunun üzerine Cenab-ı Hak zamanın peygamberine şöyle vahyetti:
- Falanca kişiye git ve de ki: “ Allah Teâlâ senin sadaka verme niyetini kabul buyurdu.
Senin bu güzel niyetini mükafatlandırdı.
Şayet o kum yığını un olsaydı onu dağıttığında elde edeceğin sevap, amel defterinde yazılmıştır.”
Râbia el-Adeviyye (k.s.) de şöyle buyurmuştur:
“ Nice küçük işler var ki. niyet onu büyük kılar.
Nice büyük işler vardır ki, insanın niyeti onu küçük kılar.”
Niyet Allah rızası için olmalı.
Allah için yapılan niyet, niyetteki ihlas ölçüsünde seva kazandırır.
Buna karşılık niyeti kullar için, gösteriş için yapılan amelin karşılığı da kulların onu beğenmesi, birkaç övücü söz, toplum içinde itibar ve sıkıntı yaratacak dünyalıktan başka bir kazanç getirmez..
Allahu Teala’nın vereceği sonsuz nimet ve ecir sevabının yanında, kulların vereceği ne olabilir ki..
Allah dostları ve Sahabe-i Kiram da bütün iş ve amellerinde niyetlerini
Allah’ın rızasını kazanmak yönünde yapmışlardır..
Bir gün Hz. Osman (r.a.) Mekke dışında bir ticaret kervanının kendi bulundukları bölgeye doğru gelip orada ticaret yapacaklarını görünce hemen kervanın yanına gidip tüccarlardan bütün yiyeceklerini satın aldı..
Bu sırada Mekke halkı da ekmek yapmak için gerekli olan tahılların azlığıyla sıkıntı içerisindeydiler..
Halk kervanın geldiğini ve onların tekrar geri döndüğünü gördü.
Bu sırada Hz. Osman’ın yanında bir çok mal ve yiyecekle o yönden geldiği görüldü..
Bunu gören halk
‘ Ya Osman..tüccarların bütün mallarını alan sen misin? Hepimiz bu kervanın gelmesini bekliyorduk..
Madem ki onları sen aldın o halde bize sat..” dediler.
Hz.Osman (r.a.) “ Hayır, onları satamam” dedi.
Oradakiler ısrar ederek “ Peki sana satın aldığın miktarın iki katı para verelim” dediler.
Hz. Osman (r.a.) “ Hayır, satmam” dedi.
Oradakiler tekrar ısrar ederek :
“ Ya Osman senin bu yaptığın hiç iyi bir iş değildir.
Bizim onlara ihtiyacımız olduğunu bile bile daha kervan şehre girmeden onları karşılayıp tüccarlardan hepsini satın aldın..
şimdi de bize onları satmıyorsun.
O zaman senin satın aldığın miktarın iki yada üç mislini verelim.” dediler.
Hz.Osman (r.a.) yine: “ Hayır, onları satmayacağım, daha fazlasını veren var.”der.
Bunun üzerine oradakiler Rasulullah (s.a.v.) Efendimize gelerek durumu anlatırlar.Hz. Peygamber şaşırarak:
“ Osman mı? Bu işte bir yanlışlık var. Osman’ı bana çağırın” buyururlar.
Bunun üzerine Hz. Osman huzura gelir.
Hz. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz kendisine:
“ Ya Osman! bu anlatılanlar doğru mudur?” diye sorar.
Hz. Osman (r.a.):
“ Evet..Ya Rasulallah doğrudur. Bana onların verdiğinden daha fazlasını veren var” der.
Rasulullah (s.a.v.): “ Peki kimdir O?” diye sorarlar.
Hz.Osman (r.a.):
“ Ya Rasulallah! Allah Teala ‘ kim bir iyilikle gelirse, ona misliyle karşılık verilir’ buyurdu. Benim yapacağım bu infak karşılığında Allah’ın bana vereceği ecir ve sevabı Allah’tan diliyorum. Aldığım bütün mal ve yiyecekleri karşılığı en güzel şekilde veren Allah için onun kullarına infak ediyorum” der.
Bunun üzerine Hz. Rasulullah (s.a.v.):
“ Ya Osman! Sen beni hiç şaşırtmadın.” diyerek memnuniyetini ifade ederler.
Hak yolcusu kişinin yaptığı her iş ve amelinde niyeti Yüce Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır..Bunun için nazarı kulların vereceği karşılık değil, Yüce Allah’ın katındaki hazinelere çevirmelidir..
Velhasıl pusula: “ İlahi ente maksudî ve rıdaîke matlubi” dir.
alıntı
-DERGAH-- Mesaj Sayısı : 795
Kayıt tarihi : 30/10/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi Eyl. 27, 2010 4:38 am tarafından sofyan
» HATME DUASI
Ptsi Şub. 22, 2010 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» Kulun yaratılışının nedeni aşktır
Perş. Tem. 23, 2009 11:25 pm tarafından -DERGAH-
» ...AŞK...
Perş. Tem. 23, 2009 11:13 pm tarafından -DERGAH-
» Kaside-i Nakşi
Çarş. Tem. 22, 2009 9:02 pm tarafından -DERGAH-
» S.İhsan Erol'un "Mahserin Halleri" sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 9:01 pm tarafından -DERGAH-
» S.Ihsan Erol´dan GAFLET sohbeti
Çarş. Tem. 22, 2009 8:58 pm tarafından -DERGAH-
» Tasavvuf "Samimiyet" tir
Çarş. Tem. 22, 2009 8:53 pm tarafından -DERGAH-
» O, Benim de Evlâdımdır
Çarş. Tem. 22, 2009 8:49 pm tarafından -DERGAH-
» TÖVBE etmek ne demektir???
Çarş. Tem. 22, 2009 8:47 pm tarafından -DERGAH-
» bizim SEVGİMİZ
Çarş. Tem. 22, 2009 8:46 pm tarafından -DERGAH-
» AHLAKI Güzelleştirmek İçin ESMÂÜ’ L HÜSNA
Çarş. Tem. 22, 2009 8:39 pm tarafından -DERGAH-
» Yazık sana!..
Çarş. Tem. 22, 2009 8:27 pm tarafından -DERGAH-
» bu gün O'nun için bir şey yap!
Çarş. Tem. 22, 2009 8:24 pm tarafından -DERGAH-
» Kalben Allah’a YÖNEL ki O’nun LÜTUFLARI gelsin
Çarş. Tem. 22, 2009 8:21 pm tarafından -DERGAH-
» En Büyük Kalkan "ZİKRULLAH"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:18 pm tarafından -DERGAH-
» 33 kalemde "HAMDOLSUN"
Çarş. Tem. 22, 2009 8:17 pm tarafından -DERGAH-
» Allah (cc)'a Kulluk ve Samimiyette Kararlı Olmak
Çarş. Tem. 22, 2009 8:15 pm tarafından -DERGAH-
» Kermese Davet!!!Essen´de
Paz Mayıs 17, 2009 10:04 pm tarafından tasavvuf